Ben küçük yaşımdan beri ticaretin içindeyim. On yedi yaşında çalışmaya başladığımı düşünürsek 20 yıldır ticaretle uğraşıyorum. İşci olarak başlayıp kendi mağazamı açtım. İşleri büyütüp kendi atölyemi kurdum. İyi para kazanıyordum , maddi açıdan iyi bir yere gelmiştim.
İşleri daha da büyütmeye çalışıyordum ama piyasada beklemediğim sorunlar çıkmaya başladı. Covid işi de çıkınca her şey altüst oldu. Bankaya borçlandım, atölye kendi karını çıkaramadı. Bankalar sürekli arıyor, alacaklılar da sıkıştırıyor. Çekleri ve kredi borçlarını ödeyemez oldum. Akrabalarımın maddi durumları çok iyi değildi. Yardım isteyemezdim onlardan. İş çevresindeki arkadaşlarımdan yardım isteyebilirdim belki ama gurur yaptım kimseye bir şey söylemedim. O zamanlar insan çok gurur yapıyor, başını dik tutmaya çalışıyor. Ama işte yardım almadan toparlamak zor.
Çok çaresiz hissettiğim günler oldu ve iyice içime çekildim. Zaten zor anlarımda kimseyle konuşmaz, hep kendi kendime halletmeye çalışırdım. O dönemde de kimseden yardım istemedim iyice kapamıştım kendimi. Annemin ölüm haberi de son damla oldu. İşte o an yıkıldım. Her şey üst üste geldi gibi hissettim, karanlıkta kalmış gibiydim.
Annemin ölüm haberiyle beraber aklımda hep ölüm fikri dönüp dolaşıyordu. Sıkıntım ancak o zaman bitermiş gibi geliyordu. Benim bu hallerimi gören iş camiasından sevdiğim bir abi bana açık açık sordu. Neyin var diye.. Normalde içime atan ben bu abime her şeyi anlattım, uzun uzun konuştuk. Şimdi o abimle daha sık görüşüyoruz, dertleşiyoruz. Onunla konuşunca şunu anladım paranı, statünü kaybedince onurunu kaybetmiyorsun. Ben paramı kaybedince her şeyimi kaybettiğimi sanmıştım. Oysa ben aynı insandım.
Aradan altı yıl geçti. Zorlandım ama borçlar kapanmaya başladı. O abi belki maddi olarak çok şey yapamadı ama beni dinledi, yol gösterdi.. Bir sorunum olduğunda eskisi gibi içimde tutmuyorum, konuşuyorum. Bir hal çaresini buluyoruz. Hayat parayla malla ölçülemezmiş bunu yaşayarak öğrendim.