14 - 15 yaşlarımda kendime zarar verme ile mücadele etmeye başladım. O zamanlar bu durum hiç bitmeyen, tamamen kontrol edilemez bir sarmal gibi geliyordu ve dürüst olmak gerekirse içinden çıkmak çok fazla çaba gerektiriyordu. Son birkaç yılda çok şey öğrendim. Kabul etmem gereken bir şey de iyileşmenin bir gecede gerçekleşmediği ve bu tür deneyimlerin sonsuza kadar sizinle kaldığı.
Son yıllarda kendime zarar vermedim, ancak geçmiş deneyimlerim sık sık aklıma geliyor. Her zaman üzerimde bir etkisi olacak, çünkü bir noktada bu benim hayatımdı. O zamanları unutmaya çalışmak yerine kendimle barışmayı öğrendim.Unutmaya çalışmak için kendinize baskı yapmak inanılmaz derecede rahatsız edici oluyor. Önemli olan bu duyguların tamamen yok olması değil, onları nasıl yöneteceğinizi bilmek ve kendinizi tekrar bu sarmala düşmekten alıkoyacak başa çıkma mekanizmaları geliştirmek. Hiç kimse kendine zarar vermeyi hak ettiğine inanacak kadar kendisi hakkında olumsuz düşünmemeli.
Öğrendiğim şey, bu düşüncelere sahip olmanın sorun olmadığı. Kendimi bunun için suçlamamam gerektiği.
Bahsettiğim duygularımla tek başıma başa çıkmakta zorlandığım için bir doktora gittim ve tedaviye başladım. İlaç kullanmanın yanı sıra psikoterapiye de gidiyordum. Terapiye başladıktan sonra her şey yavaş yavaş çözülmeye başladı sanki zihnimde. Ama zaman alan bir süreç oldu benim için. Zaman aldı ama her seanstan sonra doktorumun beni tebrik etmesi, beni yargılamadan dinlemesi ve benimle empati kurması beni motive ediyordu. Zamanla sadece terapistim ile değil, çevremdeki güvendiğim arkadaşlarımla da duygularımı paylaşmaya başladım. Öncesinde bu durumdan korkuyordum çünkü yargılanmaktan korkuyordum.
Duygularımı paylaşmanın dışında, hayatımda bazı konuları da düzenlemeye karar verdim. Beni kötü etkileyeceğini düşündüğüm filmlerden ve sohbetlerden uzak duruyorum, sosyal medyada geçirdiğim zamanı kontrol altında tutuyorum, içeriklere dikkat ediyorum. Çünkü gerçekten bazı içerikler beni daha fazla umutsuzluğa sürüklüyor.
Umut yayan hesapları seviyorum ve bunu kendim yapmayı da aynı derecede seviyorum. Bence umut, bir insanın etrafını saracak en iyi şeylerden biri çünkü umudun varlığına inanmadan yaşadığımız sarmallardan çıkmak çok daha acı verici bir deneyim oluyor. Birinin neler yaşayabileceğini asla bilemezsiniz, bu nedenle ister kendi deneyiminizi ister tünelin sonunda ışık olduğunu gösteren başka bir hikayeyi paylaşın, bunun birinin ruh sağlığı üzerinde ne kadar büyük bir fark yaratabileceğini küçümsemeyin.
Hepimiz, dünya ne kadar karanlık görünürse görünsün, herkes için bir umut olduğunu göstermenin ve yaratmanın bir parçası olalım. Lütfen pes etmeyin.